27 Eylül 2010 Pazartesi

KARAMEL ŞEKER

Herhalde 8-10 yaşlarındaydım mahalledeki şekerci imalathanesinin kapı arasından baktığımda. Açıkçası röntgencilik gibi bir şey ama röntlenen lokumlardı... Belki de işin özü gizliden, kimse farketmeden izlemek dışında bir şey değildir. O yaşların temel ihtiyaç maddesi olan şeker, çikolata, tatlı, dondurma filan... Çok acayip bir şey, yani bizim lop lop götürdüğümüz şeyler böyle büyük kazanlarda yapılıyormuş yeğer. Böyle koca koca mermer tezgahlarda bir kaç metrelik şeritler haline getirilip koca makaslarla kesiliyormuş. Çok acayip... Sonra pastaneden alıyorsun ufacık tefecik bi şeyler. Hatta en mini minileri de var. Kuş üzümü mü ne adıda. Böyle uzayıp gidiyor. Sonra işte bu anılar David Lebovitz vesilesiyle bilinçaltının bir yerlerinden süzüle süzüle su yüzüne çıkıyor. Deniz kıyısında sessiz sakin bir denize bakarken hani denizin dibinde kocaman bir hava kabarcığı çıkar ya hani onun gibi bi şey oldu.
Açıkçası bu tarifi uygulayalı biraz da değiştireli herhalde 6-7 ay filan oldu. İlk yaptığında da aslında lezzetli olmuştu ama yine de acaba onun yerine bunu, bunun yerine şunu diye diye arada işlerin yoğunluğu filan girince uzayıp gitti. Bir de her aklıma geldiğinde bir bayram öncesi yazısı olarak şahane olur deyip bayram öncesine erteleyip. Sonra bayram sabahı kahvaltısında aklıma gelmeye devam etti. Eh bu aralar bi bayram vardır heralde deyip başladım, açıkçası ne bahramı olursa olsun dedim artık hıristiyanlarım bayramı mı olur yoksa musevilerin mi kimin olursa. E malum kurban bayramına 1,5 ay filan var şimdi onun için yazdım dersem biraz erken olur ama onun içinde olur, ondan sonraki her bayrama da olur... Farketmez yani... Hem bana her gün bayram diyince zamanla daha da iyi olu veriyor...

İÇİNDEKİLER 180 g kaymak, 160 g bal, 200 g toz şeker, 1/2 çay kaşığı tuz, 1/2 çay kaşığı vanilya ekstreti.
NASIL YAPTIM İlk mesele bu işte, şeker ve balı eritip karameli elde edebilmek. Karamelle ilgili David Lebovitz'in sitesinde bir hayli yazı var onlardan faydalanılabilir. Toz şeker ve balı derince bir tencereye koyup yavaş yavaş pişirmeye basladığımda önce şekerin kenarlardan şeffaflaşmaya başladığını gördüm. O zaman biraz ocağın altını kıstım. Çünkü daha önce başarısız denemelerimde erimenin ani bir sıçrama yapabildiğini gördüm. Arada ısıya dayanıklı bir spatulayla karıştırarak yavaş yavaş tüm şekerin eridiğine emin olana kadar pişirmeye devam ettim. Şekerin tamamının eridiğine emin olmak için arada spatulanın ucuyla bir başka kaba aldığım erimiş şeker-bal karışımına baktım. Diğer yandan kaymak, tereyağı ve neskafe (filtre ya da türk kahvesi de olur hatta kakao bile denenebilir) karışımını pişirdim. Bu karışımı düşük ısıda pişmeye devam eden şeker-bal karışımına ekledim. Bu ekleme sırasında köpüklenme oldu, taşmaması için karıştırmaya başladım. Yarlaşık 1 saatlik bir pişirme daha yaptım arada yoğunlaşıp yoğunlaşmadığını kontrol ettim. Daha sonra da dikdörtgen bir kek kalıbınının içine pişirme kağıdı serip kalıba şekeri döktüm. 1-2 saat kadar soğuduktan sonra kalıptan çıkardım. Fazla yağını kağıt havluyla alıp biraz da kağıt havluda bekletip ufak parçalara böldüm. Sonra da pişirme kağıdından yaptığım minik paketlerine sardım.
Bir defasında kahveli yapmadığım bir versiyonu kalıba dökmeden önce kalıbın dibine ceviz koydum o da cevizli karamel şekeri versiyonu olmuş oldu...