1967 İstanbul doğumluyum. Pek okumaya fırsatım olmadı. Bi ara akşam liseleri vardı işte o ara liseyi bitirip. 10 parmak daktilo öğrenerek diplomamı alıp çıktıp. Güzel ve eğlenceli 4 yıl. O arada pazarcılık, tezgahtarlık, çığırtkanlık, deri atöltesinde çıraklık, kitap hamallığı, matbaacılık (matbaa montajı, kalıpcılık, kameracılık), bilgisayar operatörlüğü yaptım. 15 yıldırda reklamcılık yapıyorum. O da operatörlük, grafikerlik, art directörlük şeklinde gelişti. Evlenmeyide başararak, hayatımdan memnun yaşayan bir insanım işte.
Haydarpaşa'dan yola çıkarken oh sakin bir yolculuk yaparız diye düşünüyorduk. Gerçekten de öyle oldu ama kendi dünyasında yaşarken insan herşeyi kendi dünyası gibi sanıyor. Yanisi Haydarpaşa - Adapazarı arası trenler öylesine dolu gidiyorki, inanılmaz.
Bir kaç tren ve bolca Sapanca'dan çiçek böcek fotoğrafı.
Lokanta nedir? Ne işe yarar? Sadece yemek satmak için lokanta açılır mı? Diyelim ki açtık ve diyelim ki de az çok ticari bir başarıya ulaştı. Yani karnımızı doyurdu üstelik bir takım entellektüel ya da olmayan ihtiyaçlarımızı satın alabileceğimiz paramızda oldu. Peki diğer lokantalardan ya da restoranlardan ne farkı olacak? Bizim için, benim için nasıl bir değer olacak. Böyle bir girişimin sonucu sadece para kazanmak olmamalı.
Yıllarca başka bir sürü iş yaptıktan sonra ve bu işlerden az çok zevk aldıktan sonra daha fazla bir şey olmalı bu “lokanta”. Kişiliğe olan bir yer olmalı yani son 42 yıldır biriktirdiklerimin izini taşımalı.
Orada bulunduğum sürece keyif alabilmeliyim, başkaları da keyif almalı. “Yemek” denen şey aslında beslenme ihtiyacından başka bir şey. Tabii ki bir markete gittiğinizde kendinizi besleyecek bir şeyler alıp onlarla beslenebilirsiniz. Ama bu lokantada bulunan insanlar beslenmek dışında bir şeyler daha hissedebilmeli. Ve bu kesinlikle keyif ve rahatlama olmalı.