12 Ağustos 2010 Perşembe

ERİK ŞURUBU

Geçenlerde bir arkadaşım "Şerbet ve Hoşaf" diye bir kitap tutuşturdu elime. Aslında hoşafla, kompostoyla pek işim olmaz ama yazın serinletici bir şeyler yaparım hep. Yeşil çayla bir şeyler karıştırırım şeftali, elma filan buzla beraber hem antioksidan hem serinletici fena da olmaz. Bazende vişne suyu, soda ve buz şahane bir serinletici olur. Arkadaşım kitabı bana verirken "valla okurken hoşaf içmiş, şerbet içmiş gibi oluyorum" dedi. Ben de çok öyle bir etki yapmadı ama annemin kalan vişne reçeli sularından yaptığı vişne şerbetlerini aklıma getirdi bir de tabii ki hemen bir şeyler yapayım dedirtti. Yani kitabın farklı bünyelere farklı etkileri var. El altında olsa fena olmaz bir kitap. El altında olmasa dünyanın sonu gelmez tabii ki ama hani bişi yapmasa bile insan en azından güzel çocukluk hatıralarına bir cila çeker. Ama mutlaka bir gün bir tane de olsa şöyle kolayından şerbet hoşaf filan yaptırır insana bu kitap.

Geçen yıl Iraklı bir tanıdığımız bir parça demirhindi vermişti. Ekşi macunumsu bir şey. Ben bununla bir şey yaparım nasıl olsa diye buzdolabının en alt rafında en dipte bekleyip duruyordu. Ufak bir parça olduğu ve bir daha elime geçmeyebilir diye bir şey yapmaya cesaret edemiyordum. Kitap elime geçince anladım ki bugünü bekliyormuşum. Sayfaları çevirince baktım orada evet o gün bu gün hemen yapıverdim. Bana göre hem de bütün tatlı şeyleri seven bana göre fazla tatlı geldi. Ama damak tadı işte belki de başkasına iyi gelecektir. Ya da biri şerbet bu birader tabii ki tatlı olacak da diye bilir. Ama bir daha ki sefer şekeri dörtte bir filan azaltacağım herhalde. 

Erik şerbetine gelince bu kitaptan yola çıkıp nasıl erik şerbetine geldim, üstelik şekersiz bir erik şerbetine hatırlamıyorum aslında. Ama şeker olmadan organik tatlı şeyler peşinde olduğum için bir süredir her halde kitap onu, o arayış kitabı tetikleyip erik şerbetine gelmişimdir. Şerbet kitabı okuyup şerbet yapmak tabii ki doğal ama diğer yandan da bol şekerli bir dünyadan da şekersiz bir dünya ya geçtim diyebilirim. Neyse sonuçta tatlı bir şey çıktı ortaya. Ama az tatlı, az da buruk, çok da serinletici.

Yaptığım şerbet biraz yoğun olduğu için 4/1 oranında su ve bir iki parça buzla çok iyi gidiyor. Bir de sodalı versiyonu var yani su yerine soda bana daha ferahlatıcı geliyor. Ama önce soda ve buz sonra şerbet böylece şerbet köpürmemiş olsun. Bir de unutmadan bu aynı zamanda vegan bir içecekte olmuş oldu. Çünkü şeker yok. Kristal toz şekerlerin üretiminin bir aşamasında hayvan kemikleri devreye girdiği için o da vegan bir yiyecek maddesi olamıyor. Galiba yavaş yavaş da olsa vegan yiyecek içecek listem olacak bu gidişle...



İÇİNDEKİLER 1 kg kırmızı İtalyan eriği (mürdüm eriği de olabilir), 150 gr kuru besni üzümü (tatlı ve kuru başka tür bir üzüm de olabilir), 1,5 kg su.

NASIL YAPTIM Tüm malzemeyi bir tencereye koyarak erikler iyice dağılıncaya kadar kaynattım. Önce hızlı sonra ağır ateşte tabii ki. Soğuduktan sonra buzdalobında 1 gün beklettim. Bana böyle yapınca meyvelerin tadları daha bir brirne giriyor biraz fermante oluyor gibi geliyor. Aynı hamuru iyice yoğurup özleşmesi gibi. Daha sonra bir süzgeçten kaşık yardımıyla süzdüm. Süzerken saf bir su elde etmektense içerken ağıza minik erik parçaları gelsin diye meyveleri eze eze süzdüm. Buzdolabında tadını 1 hafta kaybetmeden kalabiliyor. Yoğun şerbet sevenler için hiç su katılmadan içilebilir ama 4/1 oranında su katınca daha akıcı bir şerbet oluyor. Biraz vişne şerbeti gibi yani.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder